ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
ilk maçı 4 gol yiyerek kaybetmiştik ama... üzüntümüz sadece üç gün sürecek, güney kore ile yapacağımız maçta çocuklar gibi sevinecektik... koreliler sempatikti de, futbol alanında oynadıkları oyuna sempati göstermek kolay değildi. onların acemiliği, bizim çocukların almanya'dan dört yemenin hırsıyla birleşince... bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, tam yedi gol atan taraf biz olacaktık bir dünya kupası finalinde... ay-yıldızlı onbirimiz, almanya maçına oranla bu maça bir tek değişiklikle çıkmıştı... o günkü adıyla "santrfor" oynayan futbolcumuz değişmiş, feridun bugeker'in yerini adaletten necmi onarıcı almıştı. notları yetiştiremiyordum cenevre'nin charmilles stadı'nda... gol... gol... gol... gollerin kapısını suat açmıştı. henüz 10. dakikada 1-0 öne geçmiştik. onu, lefter'in epey uzaktan şahane bir vole ile takımımıza kazandırdığı ikinci gol izledi. kısa süre sonra gene suat sahnedeydi: 3-0.
ilk yarıyı kapatan golümüz de burhan'dan geliyordu. cenevre stadı'ndaki az sayıdaki seyirciyle devre arasında konuştuğumuzda "biz maç seyredeceğimizi sanmıştık, ama türkler güzel bir antrenman yaptı sadece... yalnız gollerin çoğu güzeldi. izlediğimiz gollerde ustalık vardı" diyeceklerdi.ikinci yarıda da, gerçekten ustalık kokan gollerimiz devam etti. burhan iki gol daha atarak üç golle maçın kralı olurken, erol keskin de gol perdesini nefis bir şutla kapadı. dünya kupası tarihine, rakiplerini büyük gol farkıyla yenenler listesinde geçecektik 7-0'lık kore galibiyetiyle...
ancak üç gün sonra?.. onu sormayın hiç! biliyorum soracaksınız. ben de anlatacağım. yüreğim parçalanarak... o günkü tükenmez acıyı bir kez daha içimde hissederek... zürih'teki o "kara 23 haziran" gününü anlatacağım... hazır mısınız dinlemeye?